Kabirde ilk gece
Leyletu’l-Defn veya kabirde ilk gece (Arapça: لَیلَةُ الدَّفن), ölünün defnedildiği ilk gecedir. İslam dininde bu gece ve özellikleri hakkında çok bahisler edilmiştir. Hadislere göre, kabirde ilk gece ölünün çeşitli aşamalara tabi tutulduğu çok önemli bir gecedir. İlk olarak Ruman adlı bir melek, amel defterini oluşturmak için kabre gelir, sonra “Nekir ve Münker” veya “Beşir ve Mübaşşir” adlı iki melek kabre gelerek ölünün inanç ve yaptıkları ameller hakkında ölüyü sorguya çekerler. Vahşet namazı gibi bazı ameller, bu gece ölü için yaşanacak zorlukların hafiflemesine neden olur. Kabirde ilk gece müminler için güzel, kâfirler ve günahkâr kişiler için oldukça zorlu ve korkunç geçecektir.
Çoğu mütekellim ve muhaddis, kabir suali ve cevaplarının bu maddi bedenle olacağı görüşündedir, ancak buna karşın filozofların çoğuna göre berzah bedeni ile bu gerçekleşecektir. Filozofların berzah âleminin gece ve gündüzleri için kendilerine has tabirleri vardır. Bu tabirlerin örfte algılanan kavramlardan farklılıkları vardır. Şöyle ki kabirde ilk geceyi ölümün başlangıcı ve ruhun berzaha geçişi olarak ifade etmektedirler.
İçindekiler
Kabre Giriş
Dini öğretiler ve hadisler esasına göre, ihtizar hâleti ve ölüm başlangıç anlarından itibaren insan yaptıkları amellerin karşılığını görmeye başlar ve onlardan dolayı ya sevinç haline ya da azap ve üzüntüye bürünür. Ölümün ilk saat ve günlerinde, ruh, berzahta olmasına rağmen, aynı zamanda kendisini maddi (dünyadaki) bedeninin yanında ve arlarında bir çeşit bileşiklik olduğunu görür. Dünyada maddi bedeniyle (insanların dünyadaki bedenleri) olan şiddetli birliktelik ve alışkanlıktan dolayı bu bedenle olan ilişki ve bağı çok güçlüdür. Naaşının taşınması, hareket ettirilmesi ve gusül verilmesi ile sanki onunla birlikte ve onun peşi sıra gitmektedir ve maddi bedeni defnedildikten sonra ruhunu kabirde görür.[1] Ölünün kabre konulması ile birlikte kabirde ilk gece başlar. Bu gece ölünün başına gelen kendisinden kaçınamayacağı en zor ve çetin bir gecedir. Ölünün kabirdeki durumu yaptıkları ameller, inançlar ve dünyaya olan ilgi ve alakasına bağlı olarak oldukça şiddetlidir.
Müslüman hekimler İmam Cafer Sadık’tan (a.s) nakledilen[2] bir rivayete isnat ederek kabir ve onunla ilgili hadislerden maksadın berzah âlemi olduğu görüşündedir. Bu görüşe göre, kabre giriş ve kabrin ilk gecesi ölümün başladığı ilk anlardır ve bunun bedenin defniyle bir ilgisi yoktur.
Defnetme Anları
Cenazenin kabre yakın iki kere yere konulması ve biraz beklenmesi ve meyyitin defninde acele edilmemesi müstahaptır. Çünkü meyyitin kabre girişi, ruhu için büyük bir şok, ürperti ve oldukça korkunçtur. Bu şekilde yavaş hareket ve tevakkuf, cenaze ile birlikte olan meyyitin ruhunun yeni ortamına birazcık alışmasına ve bu şok ve korkuyu daha rahat atlatmasına yardımcı olur.[Notlar 1]
Ruman Adlı Melek
Ölü defnedildikten sonra, kabre girecek olan ilk melek, “Ruman” adlı bir melektir. İmam Zeynel Abidin (a.s) Sahife-i Seccadiye’nin 3. Duasında bu meleğe salat ve selam etmektedir.[3] Bu meleğin görevi, kişinin amellerini saymak, bir araya getirmek ve onun amel defterini oluşturmaktır. Bizim için tür ve niteliği belli olmayan bu amel defteri meyyitle birlikte kıyamete kadar onunla kalacaktır. Kıyamette bu defteri açıp ona göre hesaba çekilecektir.[4]
Bu melek, kişinin amellerine uygun olarak bir sonraki meleklere ölüye toleranslı, hoşgörülü veya şiddetli davranmaları konusunda uyarıda bulunacaktır.[5]
Kabir Suali
- Ana Madde: Kabir Suali
Allah tarafından görevlendirilmiş Nekir ve Münker adlı iki melek inanç ve itikatlarını incelemek için ölmüş kişinin kabrine birinci gece gelirler. Nekir ve Münker’in soruları kabirde ilk gecenin en zor hadisesidir. Bazı hadislerde bu iki melek için “kabrin iki bekçisi” diye tabirler kullanılmıştır. Birisi ölünün sağ tarafında, diğeri ise sol tarafında durarak ölüyü sorgulamaya başlarlar. Ölü eğer kâfir veya günahkâr birisi ise melekler ona çok korkunç bir çehreyle görünürler; ölünün batını ve kötülükleri ortaya çıktıktan sonra nekir ve münker adlı iki melek tarafından çok ağır bir şekilde cezalandırılmaya başlanır ve kabir ateşle doldurulur. Ancak eğer kişi mümin ve ilahî takvaya riayet eden birisi olursa, Allah’ın veli kullarının yardım ve inayeti ile kabir suallerini canı gönülden cevaplar ve “Beşir ve Mübeşşir” adlı iki melek ona çok güzel bir çehre ile cenneti müjdeler ve kabrini ilahî nimetlerle doldururlar.[Notlar 2]
Hadislerin naklettiğine göre, bu gecede, ölünün imanlı olup olmadığı sorgulanır ve Allah’a, Peygamberine iman edip etmediği ve inandığı ve ardı sıra gittiği imamından sorulur.[Notlar 3] Başka rivayetlerde ise suallerin daha çok olduğu belirtilmiştir.
Bazı hadislere göre, birinci gece kabir sualleri umumidir. Bazı âlimler bu genellemeden iki grubu istisna etmişlerdir: peygamberler, imamlar gibi konum ve mevki sahibi kişilerle suale tabi tutulmalarının anlamı olmadığı çocuk ve deliler. Allame Muhammed Bakır Meclisi, konuyla alakalı sarih rivayetlerin olmamasından dolayı, bu konuda görüş belirtmemek daha iyidir, demiştir.[6]
Kabirde İlk Geceyi Hafifleten Faktörler
Ölü sahiplerine, ölü defnedildikten sonra ölünün yalnız bırakılmaması ve ona telkin ederek, nekir ve münker’in sorularına cevap verebilmesi için ölüye yardımcı olmaları istenmiştir.[7] Ölünün güzel amelleri, vermiş olduğu sadakalar, kıldığı namazlar[Notlar 4] ve orucuna ek olarak hediye namaz, vahşet namazı gibi bazı ibadetler ölünün kabir zorlularından kurtulmasına veya hafiflemesine neden olur.
Kabri Olmayan Kişilerin Durumu
Cesedi defnedilmeyen veya vücudu yanan yahut bedeni bombayla parçalanan kişiler de kabrin ilk gecesini, kabir suali ve kabir sıkmasını tadacaklardır. Sorgu sualin bu bedenle olduğu görüşünü ileri süren birinci görüşe göre, Allah, parçalanmış, dağılmış ve yanmış bedene anlayış ve cevap verme gücüne sahiptir; su, hava veya her neresi olursa olsun bu özelliği onlara vererek, bedenine azap, sıkma görevi yapabilirler, dolayısıyla hatta eğer havada darmadağın olan bir beden bile bu durumdan istisna değildir. Şeyh Kuleyni, şöyle rivayet etmiştir: “Yunus bin Ammar, İmam Sadık’a (a.s) darağacına asılan bir adamın kabir azabına uğrayıp uğramayacağını sordu.” İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Evet, Allah azze ve celle, havaya onu sıkmasını emreder.”
Filozofların görüşüne göre, kabir berzah âlemi olarak mana edildiğinden, oranın gecesi de oranın durumu gibidir ve kabirde birinci gece merasimlerinin gerçekleşmesi için meyyitin defnedilmesine gerek yoktur.[8]
Maddi Kabirle Ruh ve Berzah Âleminin İlişkisi
Berzah kabri ile maddi kabir (ölünün dünyadaki kabri) arasında kendisine has bir ilişki hâkimdir. Yani insanın berzahtaki ruhu ve maddi bedeni ile toprağa gömülmüş kabri arasında irtibat ve ilişkisi vardır ve bu irtibat ve ilişki, gerçekte dünya yaşantısında birbirleriyle olan ilişki ve birliktelikten kaynaklanmaktadır. Ölümle ruhla bedenin arasındaki bağ tam olarak kopmamaktadır, bilakis berzah ruhu ile maddi ve toprağa gömülmüş beden arasında az da olsa bir ilişki vardır. Bundan dolayı, dünyevi kabirle berzah kabri ve âlemi ile irtibat halindedir ve ruhun madde ötesine geçişi ile maddi bedenine ve maddi bedenin yattığı yere (dünyadaki kabre) özel bir ilgisi vardır. Berzah kabri ile toprağa gömülmüş kabir arasında olan bu ilişki ve irtibattan dolayı, maddi kabir için cenazeyi teşyi etmek, kefenlemek, defnetmek, kabirlere saygı, kabirlerin ziyaretinin müstahap olması, onlara dua etmek ve kabirlerinin başında onlar için bağış ve rahmet talebinde bulunmak ve buna benzer şeyler İslam dininde yer almaktadır.
İnsanın berzahtaki ruhu ve toprağa defnedilmiş maddi bedeni arasındaki ilişki, ölümün ilk saat ve günlerinde sonraki gün ve zamanlardan daha çoktur. Bunun nedeni ruhun dünyadaki bedenine olan şiddetli bağlılığı ve alışkanlığındandır. Elbette ruhun berzah bedeni ve misal kalıbı ile olan ilişkisinin artması ile bu irtibat azalacak ve sonraki günlerde ruhla dünyevi kabir arasındaki ilişki daha da zayıflayacaktır.[9]
Kabir Azabı
Kabirde yaşanacak kati ve kesin hadiselerden biri de kabir sıkmasıdır. Hadislerde kendisinden “Zağtatu’l-Kabr” diye bahsedilmiştir. İmamların (a.s) ashabı her daim onlara bu konularda sorular sormuş ve bunun bütün herkesi kapsadığını öğrenmişlerdir.
Ebu Basir, İmam Sadık’tan (a.s): “Kabir sıkmasından kimse kurtulacak mı?” diye sorduğunda, İmam şöyle cevap vermiştir: “Kabir sıkmasından Allah’a sığınırız; kabir sıkmasından kurtulacak insan sayısı çok azdır.”[10]
Kabirde İlk Gece Namazı
Hadislerde meyyit kabre konulduğu ilk gece onun için leyletü’l-defn namazı kılınması tavsiye edilmiştir. Halk arasında vahşet namazı olarak ünlenen bu namazı iki şekilde kılmak mümkündür:
- Birinci şekil: Birinci rekâtta Fatiha suresinden sonra bir kere Ayete’l Kürsi, ikinci rekâtta ise Fatiha’dan sonra 10 kere Kadir suresi okunur. Sonra
اَللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ وَابْعَثْ ثَوَابَهَا اِلَى قَبْرِ فُلاَنٍ ; “Allah’ım! Muhammed ve Ehlibeyti‘ne rahmet et ve bu namazın sevabını falan kimseye ulaştır.” Duada geçen “fulan” kelimesi yerine ölen kişinin ismi söylenir.[11]
- İkinci şekil: Birinci rekâtta Fatiha suresinden sonra iki kere İhlas suresi, ikinci rekâtta ise Fatiha suresinden sonra 10 defa Tekasur suresi okunur. Sonra
اَللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ وَابْعَثْ ثَوَابَهَا اِلَى قَبْرِ فُلاَنٍ ; “Allah’ım! Muhammed ve Ehlibeyti’ne rahmet et ve bu namazın sevabını falan kimseye ulaştır.” Duada geçen “fulan” kelimesi yerine ölen kişinin ismi söylenir.[12]
Bu namaz, meyyit defnedildikten sonra kılınır, isterse ölümle defnedilme süresi arasında bir kaç gün geçmiş olsun. Namaz vakti, her ne kadar yatsı namazından sonra ve gecenin ilk vaktinde kılınması daha iyi olsa da gecenin (akşamın) ilk saatinden fecr (sabah ezanı) vaktine kadardır.[13]
Berzahta Gece ve Gündüzün Anlamı
Berzah âleminin ayrıntıları bizim için tam olarak belli olmasa da ayet ve hadislerden anladığımız kadarıyla berzah âleminde de zaman vardır.[Notlar 5] Ancak berzahtaki sabah, gece ve zamandan maksadın ayrıntılarını anlamının bizim için kolay olmadığı bir gerçektir. Çünkü bu dünyaya mahsus olan güneşin doğuşu, batışı, gece ve gündüz berzah âleminde yoktur. Şu şekilde demek mümkün olabilir ki vahiy öğretilerine muhatap olan dünyadaki insanlardan dolayı gece ve gündüz tabiri kullanılmıştır ve gece ve gündüz azaba uğramalarından maksat orada güneşin doğup batmasıyla oluşan gündüzle değil, bu dünya âlemine atıfladır.
Dolayısıyla, berzah âleminde madde ve cismin olmadığı gibi, orada madde âlemindeki gibi şekil, boyut ve hacim vardır. Oranın zaman ve mekânı konusu da bu şekildedir ve orası için örfte söylenen gece ve gündüz tabirleri, müsamaha ve dünyadaki anlayıştan kaynaklanmaktadır.[14]
Notlar
- Yukarı git ↑ امام صادق(ع): َ إِذَا أَتَیتَ بِالْمَیتِ الْقَبْرَ فَلَا تَفْدَحْ بِهِ الْقَبْرَ فَإِنَّ لِلْقَبْرِ أَهْوَالًا عَظِیمَةً وَ تَعَوَّذْ مِنْ هَوْلِ الْمُطَّلَعِ وَ لَکنْ ضَعْهُ قُرْبَ شَفِیرِ الْقَبْرِ وَ اصْبِرْ عَلَیهِ هُنَیئَةً ثُمَّ قَدِّمْهُ قَلِیلًا وَ اصْبِرْ عَلَیهِ لِیأْخُذَ أُهْبَتَهُ ثُمَّ قَدِّمْهُ إِلَی شَفِیرِ الْقَبْر. İlelu’ş-Şerai, c. 2, s. 306.
- Yukarı git ↑ Şeyh Müfid şöyle yazmaktadır: “bazı rivayetlerde kâfir için nazil olan meleklerin nakir ve nekir adlı iki melek olduğu, müminler için ise mubaşşir ve beşir adlı iki meleğin nazil olduğu belirtilmiştir. Kâfir için gelen meleklerin adlarının neden nakir ve nekir olduğu konusunda denildiğine göre kâfir, hakkı inkâr ettiği ve melekleri ve onların gelişlerini inkâr ettiğindendir; yine müminler için gelen mübaşşir ve beşir adlı melekler ise ölüye Allah’ın memnuniyet, hoşnutluk ve sevabını müjdelediklerinden bu adlarla anılmıştır.” Şerh Akaid Saduk ya Tashihu’l-İ’tikad, Şeyh Müfid, s. 220; İlmu’l-Yakin, Feyzi Kaşani, 2/1073.
- Yukarı git ↑ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّی اللَّهُ عَلَیهِ وَ آلِهِ: «إِنَّ الْعَبْدَ إِذَا دَخَلَ حُفْرَتَهُ یأْتِیهِ مَلَکانِ:اَحَدُهُمَا مُنْکرٌ وَ الْآخَرُ نَکیرٌ، فَأَوَّلُ مَا یسْأَلَانِهِ عَنْ رَبِّهِ وَ عَنْ نَبِیهِ وَ عَنْ وَلِیهِ، فَإِنْ أَجَابَ نَجَا، وَ إِنْ تَحَیرَ عَذَّبَاه» Keşfu’l-Muhiccet li-Semereti’l-Muhicce, s. 273.
- Yukarı git ↑ Hz. Resulullah’a (s.a.a) kabir hakkında sorulduğunda efendimiz şöyle buyurmuştur: “Namaz dini vecibelerdendir… ölüm meleğinin nezdinde şefaatçidir, kabrin mu’nisi ve yatağıdır. Nekir ve münkerin cevabıdır. Eğer ölü mümin ve itaat eden birisi ise kabri cennetten bir bağa dönüşür ve kâfir ve fasık birisi ise kabri cehennem çukurlarından birine dönüşür.” Şehabu’l-Ahbar, 80. Metin, birinci bap.
- Yukarı git ↑ “Onlar sabah akşam o ateşe sokulurlar. Kıyametin kopacağı gün de: Firavun ailesini azabın en çetinine sokun (denilecek)!”, Mümin, 46.