İslamî Anlayışta İbadet

0

Günümüzde insanlar (inananlar), iki şekilde ibadet etmektedirler:1-Egoistçe, (nefsini beğenme tarzında) yapılan ibadet.2-İbadeti (Allah’a tapmayı) merkez olarak kabullenme tarzında yapılan ibadet.

Birinci tarzda ibadet eden kimselerde, kendilerini beğenme duygusu öylesine gelişkin bir hale gelmiştir ki, bunlar kendi nefislerinden başka hiçbir şeyi ibadete layık bulmamakta ve pervane misali kendi nefisleri etrafında dönüp durmaktadırlar. İbadette Allah’a tapmayı kendine merkez etmeyen bir insanın kendisini Allah’a yakınlaştırması elbette ki mümkün değildir. Nitekim Kurân-ı Kerim şöyle buyuruyor:

Yazıklar olsun o namazı kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiyete almazlar! Onlar gösteriş yapanlardır. (1)
İkinci grup ibadet edenlere gelince; bu grup insanlar için ibadetin mihveri (merkezi) Allah’tır. Yüreklerinde yükselen ses ise şudur:

Ya Rab! Benden kaynaklanan bir güç yok. Yarar ve zarar, ölüm, yaşam ve yeniden diriliş senin iradenledir ve ben senin kulunum.

İşte insan eğer bu şekilde bir arınmışlığa ulaşır ve her an kendisini Allah’ın huzurunda hissederse, her zaman için O’nu (Allah’ı) önünde bulunacaktır. Kurân’ın ifadesiyle: “Nereye dönerseniz, Allah’ın yönü orasıdır.”

İşte böyle bir insan gazete okursa, Allah’ın yönünü bulur. Radyo dinlerse, Allah’ın yönünü bulur. Konuşursa, Allah’ın yönüne göre konuşur. Baktığında, Allah’ın yönüne göre bakar:

Her zaman namazda olanlara ne mutlu! Allah onların hidayetini garantilemiştir.

Hiç şüphesiz bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara yol gösteren kitaptır. Şeytanın hiçbir hile ve desisesi onlara etki etmez.

İşte İmam Humeyni de ibadetini avam sınıfın anladığı tarzda değil, hakiki mümin sınıfın ve İslami ibadet anlayışı çerçevesi içerisinde yapmış, böylece her türlü ibadetinde yüce Allah’ı kendine merkez alarak örnek kişiliğini bu minval üzerine tesis etmiş ve bu nedenle de gerçek müminler üzerinde cazibiyet/çekicilik sağlamıştır.

———————–

1-Mâun, 4-6