İslam’da Özgürlük 1
Kur’an-ı Kerim’de: “…O (Hz. Peygamber) onların üzerlerindeki ağırlıkları sırtlarındaki zincirleri kaldırıp attı….”(Araf Suresi: 157)
İslam, batıda geçerli olan “pozitif bir kavram olarak özgürlük” anlayışını kabul etmez. Bu nedenle eşitlik ve özgürlük gibi insan haklarının, insanın kendi kendine efendiliğinin sonucu olduğuna veya insanın, hayatını özgürce kendi istediği gibi programlayıp tasarlamak zorunda olduğuna da inanmaz. İslam kişiyi batıl tanrıların köleliğinden kurtarıp, özgürlüğün sadece Allah’a kulluk ile kazandırır.
Bu temel üzere İslâm, insanın her şeyden önce Allah’ın kulu olduğuna inanır. Böylece kişi, hiçbir şahıs ve nesnenin tahakkümünü kabul etmez. İslam’ın gözünde insan, mevcut bütün varlıklarla, onların da Allah’ın birer kulu olması hasebiyle eşit kökenlidir.
İslam’da insan özgürlüğünün temeli, ilâhî bir birlik ve Allah’a duyulan samimî bir bağlılıktır. Bu bağlılık, tarihte insanın onur ve şerefini çiğneyen bütün puta (bu putlar, nesne veya insan olabilir) tapıcı güçleri yok eder. Bu manada Yüce Allah şöyle buyuruyor:
“De ki: ‘Ey Kitap Ehli, bizim ve sizin aranızda eşit olan bir kelimeye gelin. Yalnız Allah’a tapalım, O’na hiç bir şeyi ortak koşmayalım. Eğer yüz çevirirlerse: Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın.’ Şahit olun, biz Müslümanlarız.’ deyin.” (Al-i İmran: 64)
Yine Kur’an-ı Kerim’de:
“(Elinizle) yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?’ ‘Oysa sizi de, yaptığınızı da Allah yaratmıştır.’ (Saffat: 95)
“Allah’tan başka yalvardıklarınız da sizler gibi kullardır. Doğru iseniz, çağırın onları da size cevap versinler.” (A’raf: 194)
“Ey benim zindan arkadaşlarım, çeşitli tanrılar mı iyi, yoksa her şeyi kahredici tek Allah’mı?” (Yusuf: 39)
Böylece İslam, sonuç olarak insanı diğer tüm köleliklerden kopararak onun kulluğunu Allah’a râm eder. İnsanı diğerleriyle olan ilişkilerinde daha hür ve bağımsız kılar. Allah ile olan ilişkisini de daha sabit bir konuma oturtur.
İslam ve Batı kültürü, ikisi de kişi özgürlüğünü tanımalarına rağmen bu özgürlüğün temelleri hususunda farklılaşırlar. İslam kendi özgürlük kavramının, Allah’a bağlılık ve boyun eğiş üzerine kurar. Diğer yanda Batı kültürü ise bütün metafizik! Gerçekler ve değerler hakkında şüphecidir ve insan özgürlüğünü, kişinin kendi kendine hâkimiyeti teorisi üzerine oturtur.
İslam’da özgürlük kavramı, Allah’ın egemenliği ve birliğine sabit bir bağ ile bağlıdır. Bu bağlılıkta Müslüman bir insan daha da sabitleşip derinleştikçe daha da çok onur ve özgürlük elde edeceğine inanır. O, diğerlerine köleliğe ve onların tahakkümlerine karşı çıkmak için kuvvetli bir iradeye sahiptir. Allah’u Teâlâ şöyle buyuruyor:
Batı kültüründe özgürlük kavramı tamamen farklıdır. Orada özgürlük bir şüphenin, karmaşıklığın sonucu dur.
Kapitalizmdeki özgürlükle İslam’daki özgürlüğü karşılaştırmak istersek özgürlüğü iki başlık altında toplayabiliriz:
a- Kişisel işlerde özgürlük: Kişisel özgürlük,
b- Toplumsal aktivitelerde özgürlük; düşünce özgürlüğü, politik özgürlük ve ekonomik özgürlük.
Kişisel özgürlük, birey olarak kişinin davranışlarını belirler. Kişi ister bağımsız ve yalnız bir hayat sürsün, isterse toplumun bir üyesi olarak yaşasın… Diğer üç özgürlük, kişinin toplumla olan ilişkilerini belirler ve diğerlerinden önce kendi görüşlerini açıklamasına izin verir. Ayrıca kişiye hükümet oluşumunu etkileme, kendi seçimi ve istemi dairesinde çeşitli ekonomik aktivitelere teşebbüs etme serbestîsi tanınır.
ŞEHİD MUHAMMED BAKIR ES-SADR