Hz.Hatice Sevgililer Günü Kutlar mıydı?
Bu yıl 14 Şubat, Allah’ın sevgilisi Peygamberimizin (as..m.) doğum gününe denk geliyor. Peki, Peygamberimize (a.s.m.) olan muhabbeti dillere destan olan Hz. Hatice (r.a.) validemiz yaşasaydı, bu günü nasıl kutlardı? Bu soruyu Hz. Hatice’nin (r.a.) hayatını anlatan “Aşka Adanmış Bir Ömür” kitabının yazarı Nurdan Damla’ya sorduk. Bakın ne cevap verdi…
Hatice validemizin hayatını araştırmış biri olarak, Hz. Hatice’nin Peygamberimize olan aşkını nasıl tanımlıyorsunuz? Nasıl bir eşti?
Hz. Hatice (r.a.) her dönem ve ortamda dikkat çekmiş bir şahsiyet. Benim onu tanıma sürecim toplumsal bazda yaşamış olduğumuz bir dizi kaos sonucu ortaya çıktı. Rabbim onu farklı donatmıştı. Bu donanımı ise, şahsında en bariz şekilde gösteren Hz. Hatice idi. Dikkatleri bir nebzecik oraya çekmek istedim. Aşk kâinatın mâyesi, özü kıvamıdır. Bizler aşkı yanlış tanımlamışız. Pesimist bakış açılarıyla bu kutsal kelimeyi sığlaştırmışız. Oysa aşk sevdiği uğruna her şeyi göze almaktır. Annemiz bunu canıyla ve malıyla yaptı. Aşkın tanımını onun hayatında buluyoruz.
Sevgililer Günü ülkemizde de modalaştırıldı. 14 Şubat da diğer günler gibi ticarî kâr amacıyla insanlığa sunulsa da, birçok insan bu günde sevgisini gösterme ihtiyacı hissedecek. Sevgililer Günü size ne ifade ediyor?
Bu tip tanımlamalar bizim kültürümüzde olmayan şeyler. Bizim Peygamberimiz (a.s.m.) sevgi öğretmeni zaten. Sevgiyi hayatın merkezine taşımış. Senede ayda bir güne sıkıştırmamış. Sevgililerin uyumlu ve mutlu yaşaması için yılın her günü özenle yaşanılası kılınmış. Biz böylesine bahtiyar bir ümmetiz. Bu sebeple sevginin bile sektöre dönüştürülmüş olmasından son derece rahatsızım. Sevgili demek, tek taş pırlanta alan ya da pahalı hediyeler sunmak demek değildir. Sevgi sonsuzdur. Maddesel kalıplara asla sığmayandır. Bir gülüş, bir bakış, birkaç sevgi sözcüğü en pahalı hediyelerden bile daha pahalıdır bana göre.
Hz. Hatice (r.a.) ve Peygamberimiz (a.s.m.) arasındaki aşk nasıldı?
Onlar aşkı nefis için değil, Allah hesabına yaşadılar, onun hediyesi olarak bildiler ve sonsuza dek taşıdılar. Mevlâ hepimize onların muhabbetini tattırsın.
Şimdiki sevgiler onların muhabbetine kıyas edilir mi?
Şimdiki sevgilerle onların muhabbeti tabiî ki kıyaslanamaz. Şimdilerde sevgi maddi kalıplara dökülür oldu. Onların arasında ise kökleri imanla, ubudiyetle, takvayla beslenen bir muhabbet söz konusuydu. Hz. Hatice hazinelerin anahtarını ona teslim ediyor. Peygamberimiz ise, bu yükün işleri yürütme ve büyütme kısmını üstüne alıyor. Sermayeyi eşine bırakıyor. Şimdi ise, tam tersini görmekteyiz. Bu bile kıyas için yeterli.
Sevgililer Günü ve sevgililer sevgilisi Peygamberimizin (a.s.m.) doğum günü aynı güne denk geliyor. Diyanet İşleri Başkanı bu iki günün bir araya gelmesini “güzel bir tevafuk” olarak nitelendirdi. Hz. Hatice böyle bir günde yaşasaydı bu günü nasıl geçirirdi?
Hz. Hatice, Allah’ın en sevdiğini hoşnut ederek geçirirdi. Malından fakire, fukaraya, muhtaca bol infak ederek kazancını kârâ dönüştürdü. Nefsi taşkınlık ve zaafların değil, kalbi etkileşim ve tatminlerin yaşanabileceği harika işler yapardı. Bence Sevgililer Gününde Sevgi Sultanının (a.s.m.) güzelliklerini kuşanmak gerek.
Hz. Hatice (r.a.) günümüz kadını için nasıl bir modeldir?
Hz. Hatice’nin son devir kadını için örnek bir prototip olduğunu peygamberimiz zikrediyor. O da bizim gibi cahili bir toplumda var olmuş. Ayakları üstünde dimdik duruyor. İffetiyle müsemma başarısıyla bihemta. Bu yönüyle tavır ve duruş sergileyebilme adına bize söylediği çok şeyi var. Her yönüyle ideal ve etkileyici iş kadınlığı, iffeti, başarısı, eşliği, anneliği, sosyal hayatı, yardımseverliği, atılımcılığı ve daha birçok yönüyle bize rol model.
Eğer Hz. Hatice validemiz bu dönemde yaşasaydı; Müslüman kadınlar için en çok neye üzülürdü sizce?
Bu oldukça vurucu bir soru. Bana göre Hz. Hatice (r.a.) en çok şu gayretsizliğimize ve lüksümüze çok şaşırırdı. Bunca rahat imkânlar içinde, böylesine kaygısız ve tasasız yaşayışımız onu çok incitirdi. Resûlün dâvâsını malı ve canıyla destekleyen kadın biz ümmet kadınlarından çok farklı bir bakış açısı geliştirmemizi isterdi. Bu alışveriş sevdamızı, israfımızı, vurdumduymazlığımızı çok eleştirirdi diye düşünüyorum. Dünyanın bir yerlerinde aç, biilaç yavrular ölürken, bizim şu halimize çok şaşırırdı.