Halis ve Muhlis Abid, İmam Ali (a.s)

0
Hz. Ali (as) her zaman aşıktı ve gözleri Allah’a kavuşma şevkinden her zaman yaşlıydı. İslam peygamberi (saa)’den sonra ibadet ve ihlas güzelliği imam Ali (as)’da öylesine yükseliyordu ki nerdeyse bu dünyayı ve içinde ne varsa, unutuyordu.
İmam Ali (as)’nın ibadeti ünlüydü ve bunun ispatı için camide ibadet halindeyken başından darbe aldığı, ama o durumda bile namazını bırakmadan tamamladığını söylemek yeterlidir her halde.  Darbe aldıktan sonra imam Ali (sa)’yı evine götürürler. Şöyle bir güneşin doğuşuna bakar ve der ki:

Ey sabah, sen şahid ol ki ilk defa Ali’yi uzanmış vaziyette görüyorsun.

  İşte bu yüzden imam Seccad (as) kim Ali gibi ibadet edebilir ki? diye soruyor.

  İmam Ali (as) ibadete aşıktı ve bu yüzden ibadet halindeyken dünyayı adeta unutuyordu ve dolaysıyla bir çok kimse onun ibadet halinde darbe aldığı halde acısından ses çıkarmadığına inanması zor olabilir.

  İmam Ali (as) için ev, cami, sokak, savaş alanı ve her yer ibadet yeriydi ve bu yüzden bir anı bile ibadetsiz geçmiyordu.

  İmam Ali (as) derin düşünceli ve oldukça narin duygulara sahip bir insandı. İmam Ali (as) çalışır ve kazancını yoksullara dağıtırdı. İmam Ali (as) yoksulların ve mustazafların en büyük sığınağıydı.

Allah Resulü (s.a.a)şöyle buyurdu:

Bilesiniz ki,Muhammed(s.a.a) ve Al-i Muhammed sevgisi üzerine ölen kimse günahları bağışlanmış ve şehit olarak ölmüştür.Tövbeli ve tam bir imanla ölmüştür.Böyle bir kimseyi ölüm melekleri(Nekir ve Münker) cennetle müjdeler,tıpkı zifaf odasına götürülen gelin gibi saygıyla cennete götürürler.

  Kabrinden cennete iki kapı açılır ve Allah, onun mekanını rahmet meleklerinin ziyaretgahı kılar.Bu şekilde ölen kimse sünnet ve cemaat üzerine ölmüştür.

  Bilesiniz ki,Muhammed ve Al-i Muhammed’e düşmanlık ederek ölen kimsede kafir olarak ölmüştür;kıyamet gününde alnında’Allah’ın rahmetinden uzaktır!’yazısıyla gelir.Bu şekilde ölen kimse cennetin kokusunu almayacaktır….

 

Hz.Ali(a.s) öyle bir huzuru kalp ile namaz kılarlardı ki, bütün dünya dünya yıkılsa hiç haberi olmaz (duymaz)dı.

  Hz. Ali(a.s) Efendimiz menkıbelerinde denilir ki bir harpte Hz. Ali Efendimizin mübarek ayağına bir ok gelmiş, okun demir kısmı kemiğe saplanmıştır. Bu yüzden okun demirini çekip çıkaramadılar. Bir cerrah bulup getirdiler. Cerrah demiri görünce H. Ali Efendimize :

  -Size aklı gideren, bayıltıcı bir ilaç vermeli ki, ancak o zaman bu demiri çekip almak mümkün olur. Yoksa, bunun ağrısına tahammül edilemez, dedi.

Emirül’Mü’minin (Mü’minlerin emiri -Halifesi) Hz.Ali(a.s) Efendimiz :

  -Bayıltıcı ilaca lüzum yok. Biraz sabredin, namaz vakti gelsin, namaza durunca çıkarırsınız buyurdu.

Namaz vakti geldi. Hz.Ali (a.s) namaza başladı. Cerrahda E-mirül’Mü’minin Hazretlerinin Mübarek ayağını yarıp demiri çıkardı. Yarayı sardı. Hz.Ali (a.s) namazını bitirince Cerraha emiri çıkardın mı? buyurdu.

Cerrah:

  -Evet, çıkardım efendim, dedi. Hz.Ali (a.s) Efendimiz :

  -Hiç hissetmedim, ayağımdaki demiri çıkardığınızı duymadım buyurdu.