Berzah-Kabir Alemi
Ali b. İbrahim şöyle diyor: “Berzah iki şeyin arası demektir. İnsana dünya ve ahiret arasında ulaşan sevab veya cezadır. Berzah İmam Sadık’ın (a.s) şu buyruğudur: “Ben sizler için sadece berzahtan korkuyorum.”[2]
İmam Zeyn’ul Abidin (a.s) “arkalarında berzah vardır…”ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Berzah, kabirdir. Onların kabirde dar ve zor bir hayatları vardır. Allah’a andolsun ki kabir cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.”[3]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur : “Berzah kabirdir; dünya ve ahiret arasındaki sevab veya cezadır.” [4]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur : “Allah’a andolsun ki ben sizler için berzahtan korkuyorum.”Ben (ravi), “Berzah nedir?”diye sorunca şöyle buyurdu: “Ölümden kıyamete kadar süren zamandır.” [5]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur : “Berzah’ın içlerinde bir yola koyuldular, orada yer kendilerine musallat oldu ve etlerini yedi.” [6]
“Müminlerin Ruhu Yeşil Kuşların Kursağıdır” Rivayetinin Reddi
İmam Sadık (a.s), “Müminlerin ruhu arşın etrafında yeşil kuşların kursağıdır.”rivayeti hususunda şöyle buyurmuştur : “Hayır, müminin Allah nezdinde ruhu kuşun kursağında olmasından daha yücedir. Ruhları bedenlerine benzer bedenlerdedir.” [7]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur : “Aziz ve celil olan Allah (müminin) ruhunu alınca onu dünyadaki bedenine benzer bir bedene koyar; böylece yer, içer ve yanına biri gelince onu dünyadaki yüzüyle tanır.” [8]
Berzahta Müminlerin Ruhları
Kur’an:
“ Allah yolunda öldürülenleri ölü saymayın, bilakis Rableri katında diridirler, rızıklanırlar.” [9]
Ebu Basir şöyle diyor: “İmam Sadık (a.s) müminlerin ruhundan bahsetti ve şöyle buyurdu: “Onlar birbirini görürler”Ben, “Görüyorlar mı?”diye sorunca şöyle buyurdu: “Evet, birbirlerine soru sorar ve gördüğünde, “Bu falandır.”dediğin gibi birbirlerini tanırlar.” [10]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur : “Müminlerin ruhları cennette bir takım odalardadır. Oranın yiyeceklerinden yer, içeceklerinden içer, birbirlerinizi ziyaret eder ve şöyle derler: “Rabbimiz kıyameti kopar da bizlere va’d ettiğin şeyler gerçekleşsin.” [11]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur : “Ey İbn-i Nubate! Şu arkada (Necef’te) tüm mümin erkek ve kadınların ruhları nurdan minberler üzerinde nurdan kalıplar içindedir.” [12]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur : “Ey İbn-i Nubate! Eğer sizlere (perdeler) açılmış olsaydı şüphesiz bu arkada müminlerin ruhlarının halka oluşturup birbirlerini ziyaret ettiğini ve birbiriyle konuştuğunu (apaçık bir şekilde) görürdünüz. Her müminin ruhu şu arkada, her kafirin ruhu ise Berehut vadisindedir.” [13]
İmam Sadık (a.s) raviye şöyle buyurmuştur : “Allah doğu ve batıdaki tüm müminlerin ruhunu Vadi’is-Selam’da haşreder.”Ben, “Vadi’is-Selam nerededir?”diye sorunca şöyle buyurdu: “Kufe’nin sırtlarında adeta onları gruplar halinde oturmuş konuşuyorlarken görür gibiyim.” [14]
Kafirlerin Berzah Âleminde Ruhu
Kur’an:
“Allah o adamı, kurmak istedikleri tuzaktan korudu. Kötü azâb Firavun’un adamlarını sardı. Onlar, sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün, “Firavun’un adamlarını azabın en ağırına sokun”denir.” [15]
İmam Sadık (a.s) kafirlerin ruhları hakkında şöyle buyurmuştur: “Ateşten odalar içindedir. Oranın yiyeceklerinden yer, içeceklerinden içer, orada birbirlerini ziyaret eder ve şöyle derler: “Rabbimiz bize va’d ettiklerin gerçekleşmesin diye kıyameti koparma.” [16]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur : “Şüphesiz kafirlerin ruhları cehennem ateşindedir. Ateşe sunulunca şöyle derler: “Rabbimiz bizlere va’d ettiklerin gerçekleşmesin diye kıyameti koparma ve sonuncumuzu ilkimize katma! “ [17]
Resulullah (s.a.a) Bedir’de öldürülenlerin yanı başında durunca şöyle buyurdu: “Ey Ebu Cehil! Ey Utbe! Ey Şeybe! Ey Umeyye! Rabbinizin sizlere va’’d ettiğini hak buldunuz mu? Şüphesiz ben Rabbimin bana va’d ettiğini hak buldum.”Ömer, “Ya Resulullah! Cansız bedenlerle mi konuşuyorsunuz?”diye sorunca şöyle buyurdu: “Nefsim elinde olan Allah’a andolsun ki siz benim dediklerimi daha iyi duyuyor değilsiniz. Şu farkla ki onlar cevap veremiyorlar.” [18]
———————
[1] Mü’minun suresi, 100. ayet
[2] Nur’us Sakaleyn, 3/553/120
[3] el-Bihar, 78/148/10
[4] Nur’us Sakaleyn, 3/553/122
[5] a. g. e. s. 554/124
[6] a. g. e. h. 125
[7] el-Bihar, 6/268/119
[8] a. g. e. s. 269/124
[9] Al-i İmran suresi, 169. ayet
[10] el-Mehasin, 1/285/561
[11] a. g. e. h. 562
[12] el-Bihar, 6/237/55
[13] a. g. e. s. 242/65
[14] a. g. e. s. 268/118
[15] Mümin (Gafir) suresi, 45-46. ayetler
[16] el-Mehasin, 1/285/562
[17] el-Bihar, 6/270/127
[18] Kenz’ul Ummal, 29874 (bak. ) 29875