Ayetullah Cafer Suphani

0
Peygamberin Tüm savaşlarında toplam 800 zalim öldürülmüştür, halbuki Batı Dünyası, sadece Hiroşima’da 150000 Günahsız insanı öldürmüştür.

Ayetullah uzma Cafer Suphani batı dünyasının işlediği bazı cinayetlere değinerek şunları söyledi: Dünya da insanlara azap etmeyi kendi tekellerinde bulunduranlar, Peygamberi kaba biri olarak tanıtarak kendi cinayetlerinin üstünü örtmeye çalışmaktadırlar.
Peygamber (s.a.a) 25 yıllık peygamberliği döneminde 55 Seriyye, 27 Gazve yaptı ve bu savaşların tamamında ortalama 800 kişi öldü, bunların da bir çoğu halka zulmeden katil insanlardı. Ama halbuki batılılar sadece Hiroşima da birkaç saniye içinde 150 bin kişiyi öldürdüler.
Geçtiğimiz gece Hz. Masume’nin (selamullahi alayha) hareminde Peygamber Efendimizin (s.a.s) Bi’seti kutlamalarına katılan Ayetullah Cafer Suphani burada yapmış olduğu konuşmada şunları söyledi: Düşman devamlı olarak Müslümanları kaba ve haşin olarak tanıtmaya çalışmaktadır, neden mi? Çünkü İslam hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Ve hatta bazı Avrupa ülkelerinde gelecek kaç yıl sonra Müslümanların sayısının Hıristiyanların sayısından fazla olacağı tahmin edilmektedir.

Ayetullah Cafer Suphani, Avrupalıların İslam’ın yayılmasını önlemek için Peygamber efendimizin (s.a.a) çehresini karalayarak kaba biri olduğunu göstermeye çalışmaları hakkında ise şunları söyledi: Peygamber (s.a.a) 25 yıllık peygamberliği döneminde 55 Seriyye, 27 Gazve yaptı ve bu savaşların tamamında ortalama 800 kişi öldü, bunların da bir çoğu halka zulmeden katil insanlardı. Ama halbuki batılılar sadece Hiroşima da birkaç saniye içinde 150 bin kişiyi öldürdüler.

Avrupalılar kendi cinayetlerini örtbas etmek için Peygamberimizin (s.a.a) çehresini karalamaya çalışmaktadırlar.

Konuşmasının bir başka yerinde ise Bi’set gününe işaret ederek şunları kaydetti: Hz. Cebrail yirmi yedi Recep günü İmam Ali (a.s) Hz. Muhammed’in (s.a.a) yanında olduğu bir sırada, Hz. Muhammed’e (s.a.a) Allah’ın peygamberi olarak selam vermiştir. Bu konu hakkında kesin olan şey budur.

Ehli Sünnet, Kur’an ve Risalet’in her ikisinin aynı anda Ramazan ayında iblağ edildiğine inanmaktadırlar, ama Şia Ehl-i Beyt’ten (a.s) aldığı hadisler ışığında bi’set günü sadece risaletin iblağ edildiğine ve bu dönem zarfında peygamber de ruhi olarak bir hazırlık oluştuktan sonra, Ramazan ayında Kur’an’ın nazil olduğuna inanmaktadır.

Ayetullah Cafer Suphani, Peygamberin ömrünün bütün anlarında ismet sahibi olduğuna dair akli ve nakli delillere işaret ederek şunları kaydetti: Peygamber hatta Bi’setten önce bile masumdu, neden mi? Çünkü bir toplumun önderliğini üstlenecek bir şahsın yaşantısında siyah bir lekenin bile olmamamsı gerekmektedir. Eğer bu şekilde olmazsa halk böyle birisine itaat etmez.

Bundan dolayı Allah Resulü nübüvvete seçildiği zaman hiç kimse onu eleştirememişti. Onu deli ve kahin olmakla itham etmişlerdi. Çünkü O insanları normal yaşantılarının akışının zıttına davet ediyordu.

Ayetullah Suphani, peygamberimizin Adnan’a kadar olan tüm ecdadının Hz. İbrahim’in hanif dininden olduğunu kaydederek şunları söyledi: Peygamberimizin ecdadından hiç kimse put perest değildi ve hatta Ebrehe ordusu Mekke’ye saldırdığı zaman bile, Hz. Abdulmuttalib putlara sığınmamış Kabe’ye dönerek “Sen bu binanın (Kabe) sahibisin ve sadece sen onu korursun.” Demişti.

Ayrıca Peygamberimizin Bi’set’ten önceki dinine değinerek şunları söyledi: Hz. Ali’nin (a.s) buyruklarına göre Peygamberimiz (s.a.a) iki yaşından itibaren bir melek tarafından terbiye edilmekte idi. Ona değişik konularda kılavuzluk ederdi. Peygamberimiz ne Hz. İsa’nın (a.s) dininden, ne Hz. Musa’nın (a.s) dininden ve ne de Hz. İbrahim’in (a.s) dininden idi, bilakis sadece bu meleğin söylediklerini yerine getirirdi.

Ayetullah Suphani, Peygamberimizin okuma yazması olmayan ümmi görülmesini Allah Resulüne ihanet olarak değerlendirerek şunları söyledi: Onu okuma yazması olmayan bilgisiz olarak değerlendirmek Ona ihanettir, çünkü onun sinesi ilim ve marifet deryasıyla dolu idi.

Ders okumamakla bir şey bilmemek arasında fark olduğuna işaret ederek şunları söyledi: Peygamberimiz hiçbir ders halkasına katılmamıştır, çünkü tüm hakikatleri vahiy yolundan almaktaydı. Onun ilmi Allah tarafından muhibeti bir şekilde ona eta edilmekteydi.

Tüm peygamberlere ihtiram ve saygı duyma gerekliliğine değinerek şunları kaydetti: peygamberlerin dinleri eğitim dönemlerine benzemektedir ki beşer kendi becerisine göre bu peygamberlerin dinine katılmıştır.

Tüm peygamberler beşerin kabiliyetlerine göre onlara gerekli şeyleri öğreten öğretmenler idiler. İslam peygamberi öyle bir zamanda dünyaya geldi ki beşerin aklı kamil olmuştu bu şekilde son dini insanlara sundu.

Konuşmasının sonunda gençlerden her gün bir iki saatlerini kitap okumaya ayırmalarını isteyerek şunları söyledi: mütalaa ehli olan gençlerin iman ve ahlakları daha güçlü olur.

Ayetullah uzma Cafer Suphani son olarak şunları söyledi: kesinlikle Hz. Peygamber ve Masum İmamlar hakkında araştırma yapınız ve “Furuğu ebediyet” kitabı ile “Masum Önderler” kitaplarını okuyunuz.

Ehl-i Beyt Haber Ajansı (ABNA)