Savaşların Anası: Halep…..

0

Suriye’de 5 yıldır devam eden iç çatışmalar ve dışardan müdahaleler beklendiği gibi Esad ve Suriye hükümetini yıkamadı. Yemen’de de umduğunu bulamayan Suudi güçleri bir yıldır halkı bombalarken şimdi de Suriye’ye kara operasyonu yapmak istediğinden bahsediyor. Bu hareket onların, Suudi Krallığı’nın son çırpınışı olacak gibi.

ABD’nin Ortadoğu ve İslam dünyasında başlattığı değişim yani BOP Projesi devam ediyor.

Arap Baharı diye başlayan ama zamanla Araplara kışı yaşatan bu sürecin en çok mağdur olanı Suriye devleti ve halkı oldu. Çünkü Suriye işgalci Siyonist İsrail ile savaş halinde, barış yapmayan tek devlet. ABD ve Batı devletlerinin esas düşünceleri ve bölgesel siyasetleri İsrail’i meşrulaştırmak, Filistin işgalini hukukileştirmek ve sözde barış adı altında İslam dünyasının kalbine saplanan hançer ve kanser tümörü işgalci İsrail’in güvenliğini sağlamak. Bunun için çalışan ABD ve Batı dünyası, İngilizlerin kurulmasında etkin olduğu iki bölgesel devleti kullanıyor. Bunlardan birisi Vahhabi Suudilerin oluşturduğu Suudi Arabistan ve diğeri ise Batıya teslim olan Batının kültür medeniyet, hukuk ve inancını devrimlerle kabul ederek halkına da zorla dayatan Türkiye.

İşgalci İsrail bölgede Arap devletlerine karşı askeri üstünlük sağlasa bile, Filistin halkı direnişi seçti ve asla işgali kabul etmedi. Filistin’in İslamcı önderleri ve ulemanın etkisi ile onlarca yıldır Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa İntifadası devam ediyor. Arap ülkelerindeki değişim ve dünyadaki siyasal süreç 1979’da İran İslam İnkilabı ile sonuçlandı. İslam devriminin önderi Ayetullah Humeyni ve onun takipçileri Filistin ve Kudüs’ün bağımsızlığını dış siyasetin temeli haline getirerek, işgali ve İsrail’in varlığını asla kabul etmedi. 37 yıldır devam eden İslam devrimi sayesinde Filistin halkı İran milleti ve devletinin desteği ile işgalci İsrail’e karşı yeni başarılar elde etmeye başladı. Kurulmasında yine İran İslam devriminin çok büyük katkıları olan Hizbullah Hareketi de İsrail’in Lübnan işgaline son vererek, Arap devletlerinin yapamadığını yapmış ve İsrail işgal kuvvetlerini yenerek işgale son verdi. İşgalci İsrail’in 2006 yenilgisinden sonra artık bu kanser tümörü işgal ve saldırı değil, savunma durumuna geçmeye başladı.

Suriye işte bunun için çok önemli. İşgalci İsrail’i devamlı rahatsız eden, güvenliğini tehdit eden Lübnan’da Hizbullah’a ve içerde Filistin direniş hareketlerine yapılan yardımlar Suriye sayesinde yapılmaktadır. İran, bölgede İsrail karşıtı tüm politikalarını Suriye ile olan ittifakı sayesinde yapabilmektedir. ABD, Batı ve İsrail bu nedenlerden dolayı, başta İran’ı (İslam inkılabı) ve Suriye ve Hizbullah’ı düşman olarak gördü ve hedefe koydu. Hizbullah’ı silahsızlandırmak isteyen İsrail BM ve ABD’yi kullanarak Lübnan’da kargaşa yaratmak istedi. Başaramayınca Refik Hariri suikastını tertipleyerek, bundan Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ı sorumlu tuttu. Esad’ı iktidardan indirerek yargılamak isteyen İsrail’in bu oyunu tutmayınca, Suriye’nin istikrar ve güvence olarak tuttuğu Lübnan’daki 20 bin kişilik ordusunun Şam’ geri çekilmesi oyunu başladı. Bu sayede Hizbullah’ı desteksiz bırakacaklarını hesaplıyorlardı. Ne Hizbullah’ın silahsızlandırılması ne Filistinli direniş gruplarının destek ve yardımdan yoksun bırakılması ve ne de Suriye’deki entrikalar Esad’ı iktidardan düşürmeye yetmedi.

Son oyun, Arap Baharı ile başlayan halkların uyanışı ve demokratikleşip özgürleşme senaryosuydu. Libya, Tunus, Mısır, Yemen, Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar vb. tüm ülke, krallık ve monarşilerde demokratikleşme olmadığı gibi bu ülkelerin bazıları yerle bir edildi. Dünyanın1 numaralı terör örgütü haline gelen El Kaide tekfirci örgütü Libya, Nijerya, Yemen gibi ülkelerde daha da güç kazandı. Bu terör gruplarının Sudilerin desteği ile Irak ve Suriye’de güç kazanması, bölgeyi çatışmalar, savaşlar ve yıkımlar için bulunmaz bir alana çevirdi. El Kaide, IŞİD, El Nusra vb. terör örgütleri ile mücadelede yine İran ön plana çıktı. ABD, Irak işgalinden vazgeçmek zorunda kalınca IŞİD sayesinde bölgede kalmanın yollarını aramaya başladı. Irak hükümetini zayıflatmak, mezhep ve ırk çatışmaları yaratmak için IŞİD manivela olarak kullanılmaya başlandı. Suriye’yi Arap Baharı efsanesi ile bir girdabın içerisine sokan ABD, Batı dünyası ve İsrail, IŞİD’i kullanarak Suriye-İran ittifakını kırmak, bölgedeki direnişe zarar vermek ve Hizbullah Hareketini desteksiz bırakmak planlarını yapmaya başladı.

Suriye’de 5 yıldır devam eden iç çatışmalar ve dışardan müdahaleler beklendiği gibi Esad ve Suriye hükümetini yıkamadı. Yemen’de de umduğunu bulamayan Suudi güçleri bir yıldır halkı bombalarken şimdi de Suriye’ye kara operasyonu yapmak istediğinden bahsediyor. Bu hareket onların, Suudi Krallığı’nın son çırpınışı olacak gibi.

İran-Suriye ittifakına destek veren Rusya, Suriye’de IŞİD ve tekfirci teröre karşı hava operasyonları başlatarak sürece müdahil oldu ve çatışmaların gidişatı değişti. Dış destekli tekfirci militanlar artık rahat değil, hava operasyonları ile zarar gören IŞİD vb. terör grupları Suriye ordusunun kara operasyonları ile de Türkiye sınırına doğru sürülmeye başlandı. Tam bu sırada da içerde PKK terörü ile mücadele eden ve Kürt sorununa barışçıl çözüm bulamayan ve barış sürecinden vazgeçen Türkiye, Suriye’de IŞİD terörü ile mücadele eden Kürt güçleri ve PYD’yi düşman ilan etti.

Azez bölgesinde hızla ilerleyen PYD güçleri son günlerde Türkiye topçu birlikleri tarafından bombalanıyor. Yani, Türkiye kendi toprağı olmayan bir bölgede IŞİD terör örgütü ile savaşan yerli bir halk gücünü kendine hedef olarak seçerek, Kürtlerle bölgesel manada bir barış yapmayacağını ortaya koyduğu gibi, IŞİD gibi bir terör örgütünün de hamiliğini yapmış duruma düşmeye başladı. Kısacası Türkiye’nin Suriye politikası baştan beri yanlıştı ama bu yanlışlık Türkiye Dış politikasını işin içinden çıkılmaz bir hale getirerek tüm komşuları ile sorun yaratırken, Avrupa ve Batı karşısında da tampon bir NATO ülkesi olmak dışında bir işe yaramayan mülteci kampı ülkesine çevirdi.

Bölgesel siyasetler nedeniyle ABD, Batı-Avrupa ve Rusya nasıl Ortadoğu’da ve Suriye’deyse İran ve Hizbullah da Suriye siyasetinin içinde. Bölgenin emperyalizme karşı direniş kalesi olan Suriye’deki savaş hızla Halep bölgesinde yoğunlaşıyor. Irak’ta IŞİD işgalinde olan Musul şehri ve Suriye’de bir kısmı tekfirci militanların işgalinde olan Halep şehri tarihin ve bölgenin kaderini belirleyecek büyük bir savaşa doğru gidiyor. Suudi Arabistan-Türkiye –İsrail ittifakı bu savaşta önemli bir yere sahip. ABD ve Batı emperyalizmine karşı verilen mücadelede bölgedeki vekaletçiler bunlar. İşgalci İsrail dışarıda durarak tüm kazanımları kendi hanesine devşirirken, Suudi rejimi ve Türkiye hatalı politikalar nedeniyle bu bölgenin kaybedenleri olmaya mahküm gibi gözüküyor.

Kısaca savaşların anası burada Suriye ve Irak’ta olacak. Musul ve Halep’te olacak…